Ehl-i Sünnet Müdafaası

Ehl-i Sünnet Müdafaası

Bu sayfayı hazırlamaktaki maksadım "Ehl-i sünnetin müdafaası" için bir bilgi ve belge bankası meydana getirmektir. Faydalı olacağı ümidi ile başladım. Allahü teâlâ hâlis niyet, hayırlı netice ve muvaffakıyet nasib etsin. Bu sayfayı ziyaret eden kardeşlerimden hayır dualarını istirham ederim. (Daha fazla bilgi için sayfanın altına bakınız.)

25 Eylül 2007 Salı

Müzik Hakkında Alimlerin Yazıları

Risale-i Birgivi'de, "Kulakların Afeti" başlığı altında diyor ki:

"Kulaklarınıza şeşta [bir çeşit saz], zurna, davul, tambura, kopuz, çenk, kanun, ney gibi çalgı aletleri ve yalan, gıybet, fuhuş, teganni ile yapılan zikir ve yine teganni ile okunan Kur'an ve aşir dinletmekten sakının." [1]

İmam-ı Birgivi, bir başka eserinde şu bilgileri veriyor:

"Dil afetlerinin on yedincisi, gınadır (şarkı ve türküdür). Ebu Davud ve Beyheki'nin İbni Mesud'dan (radıyallahü anh) yaptığı rivayette, Peygamber aleyhisselam buyurdular ki: (Suyun baklayı yeşerttiği gibi, gına kalbde nifakı yeşertir.) İbni Ebi Dünya ve Taberani'nin Ebu Ümame'den (radıyallahü anh) yaptıkları rivayette, Peygamber aleyhisselam buyurdular ki: (Sesini şarkı ve türküyle yükselten bir kimsenin omuzları üzerine Allahü teâlâ iki şeytan gönderir, o şarkıdan kendini alıncaya kadar onlar tabanlariyle onun göğsüne vururlar.) Tatarhaniyye fetva kitabında deniliyor ki: (Teganni bütün dinlerde haramdır.) İmam-ı Muhammed (rahmetullahi aleyh) Ziyadat adlı kitabında (Dinimizde ve diğer dinlerde günah sayılan şeyler vasiyet olunursa) faslında bu konuyu izah ediyor ve şarkıcılarla çalgıcılara vasiyette bulunmanın da bu kabilden olduğunu kaydediyor. Zahirüddin'den [Hidaye kitabının sahibinden] şöyle dediği hikaye olunmuştur: (Zamanımızın şarkıcı ve türkücülerine "güzel okudun" diyen kimse kafir olur.) Çünkü halkı eğlendirmek için şarkı söylemek bilicma' haramdır. Bunda kat'ıyyet vardır. Çünkü haramın iyi ve güzel olduğunu söylemek, haramı helal kabul etmek demektir. Bunun gibi kesin olarak kabih [kötü, çirkin] olan bir şeyi beğenip alkışlamak da küfürdür. Ama Hidaye sahibi ile Zahire sahibi bunu kebire [büyük günah] olarak nitelemişler. Netice olarak, bayram ve düğünler haricinde halkı eğlendirmek için şarkı ve türkü söylemek haramdır. Zamanımızın sofilerinin camilerde ve ziyafetlerde şiir, zikir ve kasideler okuyup teganni etmeleri ve bir sürü hayasız, bid'atçi, tüysüz genç ve sapıklarla bağırıp çağırarak zikir yapmaları da haram olan teganniye dahildir. Ve belki sofilerin bu hali diğer tegannilerden daha şiddetlidir. Çünkü bunda bir de ibadet ediyorum itikadı vardır. Ama, yalnız başına oturup şarkı-türkü söylemek, düğün ve bayramlarda tegannide bulunmak ihtilaflı bir konu olmakla beraber, zamanımızda bundan da men'etmek en doğru yol olsa gerek. Teganniyi şiir, şarkı ve türküyle takyid etmemizden [ilişkilendirmemizden] maksad, Kur'an, zikir ve duanın teganni ile okunup yapılması görüş farkı olmaksızın haramdır. Güzel ses manasına olan teganni, [yani] lahn [nağme, şarkı-türkü makamları] olmadan [teganni] yapılması menduptur." [2]

Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi'nde şöyle yazılı (*):

"İmam Kurtubi rahmetullahi aleyh buyurdu ki: Teganni etmek def ve dümbelek çalmak ve raks etmek icma ile haramdır. Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Şafii ve İmam Ahmed bin Hanbel mezheblerinde haram olduğunda ittifak vardır...Teganni ile diğer çalgılar, saz, ney, zurna ve kaval aynı şeydir." [3]

İmam-ı Rabbani diyor ki:

"Kıymetli ömrü, lüzûmsuz mubâhlara bile harcamamalıdır. Harâm ile geçirmemek, elbette lâzımdır. Tegannî ve şarkı ile meşgûl olmamalı, bunların nefse verecekleri lezzete aldanmamalıdır. Bunlar bal karışdırılmış, şekerle kaplanmış zehrdir." [4]

Fıkıh kitaplarının yazıları çalgı çalmanın ve dinlemenin genel olarak yasak olduğunu göstermektedir. Fetava-yı Hindiyye'de diyor ki: "Şayet bir kimse, evinde oyun ve çalgı aletlerinden bir şey bulundurursa; bu mekruh olur. Ve ne kadar onu kullanmasa bile, bu şahıs günahkar olur." İstisnalar da fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Mesela, savaşta İslam askerini cesaretlendirmek için davul çalmak caizdir. Fetava-i Hindiyye'de diyor ki: "Bir adam, diğerini davul çalmak için icarlarsa, eğer eğlence için olursa, bu caiz değildir. Şayet savaşa çıkmak için olursa, caizdir. Gayetü'l-Beyân'da da böyledir. Eğlence için olmayan davulu icarlamak ve icare müddetini söylemek caizdir." İbni Abidin'de de diyor ki: "Davul, zurna ve emsali çalgıları çalması için adam kiralamak sahih değildir. Ama yalnız savaşa giden askerler veya düğün için davul çalınmasında beis yoktur. Ecnâs'ta bunun izahı yapılmıştır. Düğün gecesi nikâhın ilanı için def çalmakta da bir beis yoktur. Velvaliciye'de şöyle denilir: «Ordunun veya kafilenin uğurlanması yahut karşılanması sırasında def çalınması caizdir.»" Yine İbni Abidin'de buyruluyor ki: "Ramazanda sahur için uyuyanları uyandırmak için davul çalmak da hamamın borusunun çalınması gibi mubahtır." Muhammed Hadimi hazretleri Berika'da buyuruyor ki: "Çalgı aletlerini çalmak elin afetlerindendir. Zilsiz def, düğün gecesi bundan müstesnadır. Gazilerin davulları da bundan müstesnadır. Hacıların ve kervanların davulları da bundan müstesnadır." Yine Fetava-i Hindiyye'de diyor ki: "İmâm Ebû Yüsuf: (Bir kadının, çocuğunun susması için tef çalmasının zararı yoktur; bu durumda mekruh değildir. Ancak, ondan bir oyun, günâh, şarkı türkü meydana gelirse işte onu kerih görürüm.) buyurmuştur. Bayram günü tef çalmakta bir beis yoktur."

Düğünde, bayramda, savaşta izin verilen çalgıları ve tegannileri öne sürerek, başka zamanlarda da müzik dinlemenin caiz olduğunu söylemek doğru olmaz. Bilhassa ibadetlere müzik karıştırmak asla caiz değildir. Fetava-yı Hindiyye'de diyor ki:

"Bîr kimse, Kur'an-ı Kerîmi, def çalarak, kaval çalarak okuduğu zaman, muhakkak, kâfir olur."[5]

Gümüşhanevi hazretleri de diyor ki:

"Kur'an-ı kerimi musiki aletleri ile beraber okumak küfürdür." [6]

Berika'da diyor ki:

"Def gibi bir şeyle [çalgı ile] Kur'an okuyan kâfir olur." [7]

İmam-ı Şarani diyor ki:

"Hakim-i Tirmizi'nin Nevadiru'l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu." [8]

İmam-ı Abdülkadir-i Geylani hazretleri diyor ki:

"Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır: Resulullahın sallallahü aleyhi ve sellem huzuruna bir kimse gelip, ya Resulallah ses çok hoşuma gidiyor. Ondan çok haz alıyorum. Cennette güzel ses var mıdır? sordu. Cevabında: (Allahü Teâlâya yemin ederim ki, Cennette bir ağaca, dünyada bana ibadet eden, beni zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyen kullarıma işittirmek için, nağmeye başla diye vahy ve işaret olunur. Bu anda o ağaç, insanların bir benzerini duymadığı güzel bir ses ile, Cenab-ı Hakkı tesbih ve takdis eder. Onlara duyurup, sürur ve neşeye müstağrak eder) buyurdu." [9]

"Ancak davete icabet lazımdır dediğimiz davet yeri, günah işlenmekten uzak olan yerdir. Orada davul, zurna, ney, keman, saz ve tanbur gibi çalgılar, genç kadınlar, şarkıcılar, okuyucular gibi günah ve yasak olan şeyler varsa, davet olunan kimse böyle yerde oturmamalıdır. Zira bunların hepsi haramdır. Düğünde def için cevaz vardır. Düdük ve raks ile söylenen sözü dinlemek mekruhtur. Bazı müfessirler (lehvel hadis) ayet-i kerimesini teganni ve şiir diye tefsir eylemişlerdir. Bazı hadis-i şeriflerde bildirildi ki, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem: (Teganni, yani okuyucunun nağme ile terennüm ettiği şeyler, suyun bakla, hububat, ve sebzeleri büyüttüğü gibi kalbde nifak büyütür) buyurmuştur." [10]

"Çalgı hariç, nağmeyle okunan şiirler iki kısımdır: Biri mübah, diğeri haramdır. Mübah olan dini ve aklı zayıflatmayan, haram olan ise bunun aksidir. Oyun ve eğlencede kullanılan böyle olsa da, olmasa da yasak ve haramdır. Kötü ve saçma sapan sözlerden ibaret olan şiirler, şarkılar iki yönden yasak ve haram olur. Kur’an-ı kerimi çalgıcıların tegannisine benzer şekilde okumak çok kötü ve yasaktır. Zira böyle okumakta, ekseriya tecvid ve usüle uymaz." [11]

"Biz sema, nağme ve raksı caiz görmüyoruz." [12]

Mecelle'de diyor ki:

"Raks ile, söz ile [şarkı, çalgı ile] başkalarını eğlendiren, şahid olamaz." (1705. madde)


(*) Ahmed Kadızade rahmetullahi teâlâ aleyh (vefatı m.1783), meşhur Osmanlı alimlerindendir. Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi'nde çalgı ve musiki hakkında geniş bilgi veriyor (Bedir Yayınevi, 1988; s.182 ve s.223-225). İmam-ı Birgivi rahmetullahi teâlâ aleyh Anadolu'da yetişip şöhreti bütün İslam dünyasına yayılmış alimlerden biridir (m.1522-1573). Birgivi Vasiyetnamesi (Risale-i Birgivi) en meşhur eseridir. Bedir Yayınevi'nin tekrar yayınladığı kitabın arka kapağında şöyle yazıyor: "Mübalağasız diyebiliriz ki, bu küçük kitap saraydaki padişahtan köydeki çobana kadar asırlar boyunca türkçe konuşan müslümanların temel islami kitabı, el altında bulundurulan bir ilmihal ve irşad risalesi olmuştur." Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi'nde daha geniş bilgi var. Arzu edenler, Bedir Yayınevi'nden temin edebilirler. Ehl-i sünnet itikadını öğrenmek için çok faydalı, muteber bir eserdir.

[1] İmam-ı Birgivi, Risale-i Birgivi (Birgivi Vasiyetnamesi), Bedir Yayınevi, İstanbul, 1992; s.42.
[2] İmam-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye, Demir Kitabevi, İstanbul, 1996; s.336-338.
[3] Ahmed Kadızade, Birgivi Vasiyetnamesi Şerhi, Bedir Yayınevi, 1988; s.182 ve s.223-225.
[4] İmam-ı Rabbani, Mektubat, c.3, m.34.
[5] Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Akçağ Yayınları: 4/326-328.
[6] A. Z. Gümüşhanevi, Ehl-i Sünnet İtikadı, Bedir Yay., s.132.
[7] M. Hadimi, Berika, Kahraman Yayınları, c.2, s.447.
[8] İmam-ı Şarani, Muhtasaru Tezkireti-l Kurtubi, Bedir Yayınevi, 1980, s. 355.
[9] Seyyid Abdülkadir-i Geylani, Gunye'tüt Talibin, Berekat Yayınevi, İstanbul, 1986, s.228; Ramuz el-Ehadis, Gonca Yay., c.1, s. 171, hadis no: 5.
[10] Gunye'tüt Talibin, s. 31.
[11] Gunye'tüt Talibin, s. 54-55.
[12] Gunye'tüt Talibin, s. 453.

Derleyen: Murat Yazıcı

Hiç yorum yok:

Yazıların Kaynakları

Bu sayfadaki yazılar genel olarak şu iki kategoriden birine girmektedir:
1. Gazete, dergi veya kitaplardan alınmış kısımlar veya makaleler. Bunların yazarları ve hangi kaynaktan alındığı açıkca belirtilmiştir. İstifadeli olduğunu ve mühim bilgiler ihtiva ettiğini düşündüğüm yazıları -muhtevalarını değiştirmeden- buraya aldım. Bu tür yazılarda ifade edilen görüşler yazarlarına aittir.
2. Kendi araştırmalarıma dayanan, çeşitli kitaplardan ve makalelerden istifade edilerek derlenmiş yazılar. İstifade edilen kaynaklar listelendikten sonra genellikle "Hazırlayan: Murat Yazıcı" ifadesi yazının sonuna eklenmiştir.
Bu sayfadaki yazıların mühim bir kısmını çeşitli forumlarda yayınlamıştım. Bu tür yazılarımı düzeltmeler ve ilaveler yaparak burada toparladım. Gerektiğinde eski yazılara yeni belge ve bilgiler ekliyorum.
Not: Sayfanın sol üst köşesindeki rakam, 3 Ocak 2009'dan bu yana bu sayfanın kaç kere görüntülendiğini göstermektedir. Bu rakama blog yöneticisinin girişleri dahil değildir.

Yazıların Kullanım ve Dağıtımı Hakkında

Bu sayfadaki yazıları kopyalayabilir ve kullanabilirsiniz. Buradaki herhangi bir yazıyı başka bir sitede yayınlarsanız, bu sayfaya ( http://muratyazici.blogspot.com/ ) bağlantı vermenizi rica ederim. Zamanla ilave başlıklar eklemenin yanı sıra, mevcut başlıklara da yeni belgeler eklemeyi planlıyorum. Bu sayfaya bağlantı verildiği takdirde, her okuyucu ilgilendiği yazının en yeni haline ulaşma imkânına sahip olacaktır.